sekerci03 - kalp hastaligi

Ana Sayfa
iletisim
saat
tasarim 1
tasarim 3
tasarim 4
Yeni sayfanın saat
button
webmaster marquee
3d mekanlar
üst menü
button gif
menü1
sondakika haberler
Yeni sayfanın başlığı99
resimi dalgalandirma
yeni sayfa
k.kerim oku
seker hastaligi diyabet
Yeni sayfanın başlığıpopo
dogum iki
dogum
Kulak sagligi
genel bilgiler
gögüs hastaliklari
gögüs hastaliklari2
idrar yollari hastaligi
kalp hastaligi
solunum sistemi1
solunum sistemi 2
1111
menü saglik
Yeni ee
cerceve renkli örnek kod
yorum kodu
script
Dinin kaynagi
örnek scroller
eshabi kiram kimdir
scroller kodu
hz.ebu bekir siddik
Hz ömer
Hz.osman
Hz ali bin ebu talip
islamda sahabeler
sayfayi yazdirma butonu
Yeni sayfanındeneme
slayt resim codu
kücük resmi büyük acma
benim sayfa1
Yeni dünya saatleri
renk kodlari
kod komutlari
Ziyaretçi defteri
yeni sayfa olacak
yeni sayfa yapimi
Yeni 777
yani olacak
09o90
reklam
Yeni sayfanın başlığı
Yeni sayfanın başlığı1
Apple
Apple.Denis
Yeni sayfanın başlığı5
Yeni sayfanın başlığı6



 

Hipertansiyon nedir?

Hipertansiyon nedir

Hipertansiyon basit olarak yüksek kan basıncı demektir. Kan basıncı ya da daha doğru söylemek gerekirse kanı kalpten dokulara taşıyan damarların kan basıncı, hastaya ait özellikler (yaş, cinsiyet, ırk gibi) ve fiziksel durumdan (istirahat, efor gibi) etkilenen bir parametredir. Bu nedenle de normal kan basıncı değerlerini belirlemek gerçekte oldukça güçtür.

Bugün kabul edilen kan basıncı değeri istirahat halindeki normal bir yetişkinde 120/80 mmHg’dır(milimetre civa). Herhangi bir kişide kan basıncı uyku sırasında düşük, sinirli ya da heyacanlıyken yüksektir. Genellikle de normalin üst sınırı olarak kabul edilen değer 140/90 mmHg’dır (milimetre civa). Kanı kalpten dokulara taşıyan damar kan basıncı devamlı olarak 140/90 mmHg üzerinde seyrediyorsa hipertansiyondan bahsedilir.

 

Kan basıncı aynı birey içinde ve bireyler arsında farklılık gösterir. Bu nedenle bireyin kan basıncı (kan basıncının sfigmomanometre ile ayrı ayrı zamanlarda en az 3 kez ölçülmesi) yapılıp ortalaması alınarak belirlenmelidir.

Hipertansiyon kalp hastalıkları için ana bir risk faktörüdür. Eğer tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar ve böbrek hastalıkları için ciddi hastalık ve ölüm oranlarında artışa sebep olur. Bir kez teşhis yapılıp tedavi başlanırsa artan kan basıncı düşürülebilir, kalp ve kalp dolaşım sistemindeki hastalık riski azaltılabilir.

Hipertansiyonun Yaygınlığı Nedir?

Sanayileşmiş ülkelerdeki yetişkin nüfusun %10-20 kadarında hipertansiyon bulunduğu hesaplanmaktadır. Sınırda hipertansiyon vakaları da katılırsa bu oran kuşkusuz daha yüksektir. Kişinin yaşı, cinsiyeti ve ırkı hipertansiyon sıklığı konusunda belirleyici faktörlerdir. Hipertansiyon siyah ırkta ve kadınlarda daha çok görülmektedir.

Kişi yaşının hipertansiyona olan katkısı öncelikle damarlarda yaşlanmaya eşlik eden anormalliklerdir. Bu durum özellikle de kanı kalpten damarlara taşıyan damarlardaki esneklik kaybı ile açıklanabilir. Ancak yaşla hipertansiyon arasındaki bu bağlantıya bazı ilkel toplumlarda hiç ratlanmamaktadır. Bu durumda etkili faktörün “uygarlaşma” ve bununla bağlantılı yaşam biçimi olduğu söylenebilir: örn. tuz kullanımı, aşırı beslenme, sedanter yaşam (fazla hareket göstermeksizin devamlı oturuşa bağlı), stres, vs.

Hipertansiyon Riskleri

Hipertansiyon ciddi bir durumdur. Hipertansiyon, kendi başına öldürücü değildir; fakat tedavi edilmediğinde hipertansiyonun sonuçları öldürücü olabilir. Hipertansiyon kalbi zorlayarak kalp yetmezliğine neden olabilir. Üstelik ateroskleroz ve bunun yol açabileceği iskemik kalp hastalığı (belli bir bölgede kan akımının kesilmesi nedeniyle oluşan geçici kansızlık; bölgesel anemi) rizikosunu önemli ölçüde arttırır. Buna ilaveten, hipertansiyonlu hastalar kanama ve beyindeki kan damarlarının trombozuna (pıhtılaşma®inme) diğerlerinden daha kolay yakalanırlar. Hipertansiyon ayrıca koroner arter hastalığına’da büyük katkıda bulunur ki, bu hastalık sanayileşmiş toplumlarda ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir. Bahsettiklerimizin hepsi tedavi edilmeyen hipertansiyonun sonuçları olup hipertansiyona bağlı morbidite (hastalık), mortalite (ölüm) büyük bir bölümünü oluşturur.

Hipertansiyonun Sınıflandırılması

Hipertansiyon sıklıkla nedenine göre sınıflandırılır. Buna göre iki tip vardır.

  • esansiyel (primer) hipertansiyon
  • sekonder hipertansiyon

    Hipertansiyon vakalarının yaklaşık %90′ı, neden (etiyoloji) bilinmediğinden primer ya da daha doğru bir deyimle “esansiyel” hipertansiyon olarak adlandırılır.

    Hipertansiyon vakalarının geriye kalan bölümüne, yani yaklaşık %10′una bu durumun nedeni bilindiğinden “sekonder ” hipertansiyon denir. Böbrek kökenli olan (renal) hipertansiyon bunların en yaygın olanıdır.

    Sekonder Hipertansiyon

    Bu tipte yüksek kanbasıncı, bilinen bir etiyolojiden (hastalıktan) kaynaklanmaktadır. Neden olan hastalık tedavi edildiğinde hipertansiyon düzelir.

    Böbrek hastalığı: Renal hipertansiyon olarak adlandırılır. Varolan bir böbrek hastalığı kan basıncının yükselmesine neden olur.

    Endokrin hastalıkları: Endokrin sistemi etkileyen hastalıklar kan basıncını da etkiler, çünkü adrenal bezler çeşitli kan basıncını kontrol eden mekanizmaları düzenler.

    İlaçlar: Bazı ilaçlar, örneğin kortikosteroidler, oral kontraseptifler (aldosteron sekresyonu ve plazma reninini arttırarak), nazal dekonjestanlar, amfetamin, tiroid hormonları, NSAID, soğuk algınlığı ilaçları, siklosporin, eritropoetin, iştah kesiciler, trisiklik antidepresanlar, MAO inhibitörleri, alkol (günde 70-100 mL civarında alkollü içki alınması hipokalemik alkalozla birlikte hipertansiyona neden olur) kan basıncının yükselmesine neden olurlar. Bu ilaçların bırakılması ile kan basıncı normale döner.

    Diğer Sebepler

  • Aort koarktasyonu: aortun doğuştan dar olması
  • Gebelik toksemisi: hipertansiyon, albuminüri, ödem ile karakterize, gebeliğin ikinci yarısında oluşan bir hastalık.
  • Beyin tümörü ya da lezyonu: intrakraniyel basınca yol açarak kan basıncının hızla yükselmesine neden olur.

    Esansiyel (Primer) Hipertansiyon

    Hipertansiyonun bu en yaygın şekli, bilinen nedenlere bağlı değildir. Bu hipertansiyonun ortaya çıkış faktörleri hakkında kesin bilgimiz mevcut değildir. Ayrıca hipertansiyonun başlangıcında rolü olan patogenetik faktörlerin sayısıda çoktur. Hipertansiyon, kalp dolaşım sistemi, noröendokrin, renal sistemi içeren multisistem bir bozukluktur ve güçlü genetik faktörleri içerir. Bu faktörlerden birine ya da bir başkasına farklı derecelerde önem veren çok sayıda ve farklı patogenetik teoriler öne sürülmüştür.

    Esansiyel hipertansiyon ayrıca bazı risk faktörleri ile de ilgidir. Bu faktörler hipertansiyonu daha yaygın ve/ya da daha şiddetli yapmaktadır.

  • sıvı ve hacim kontrolünde değişiklikle sonuçlanan renal işlev değişikliği
  • renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminde anormallik
  • arteriol duvarlarında artmış sodyum ve tuz
  • baroreseptörlerin yeniden düzenlenmesi
  • diyetteki tuz miktarının yüksek olması
  • anormal psikolojik uyarı
  • ırk
  • cinsiyet
  • yaş
  • diabetes mellitus
  • aile hikayesinde hipertansiyon
  • hiperlipidemi(hiperkolesterolemi)
  • sigara içimi
  • obesite(şişmanlık)

    Hipertansiyonun Derecesi

    Hipertansiyon az ya da çok bilinen nedenlere dayanan sınıflandırılmasına ek olarak şiddet derecesine göre de sınıflandırılabilir.

    Arteryel hipertansiyon tipi Kan basıncı düzeyi
    Sınırda 140/90-160/95
    Hafif 160/96-160/105
    Orta Şiddette 161/106-180/115
    Şiddetli 180/115 üzeri

    Buradaki sınıflandırmaya göre en sık karşılaşılan tip sınırda ve hafif hipertansiyondur

    Kalbin Hızlı Atmasının Sebepleri

    Kalbin hızı, bir dakika içindeki atım sayısıyla belirlenir. Bu hızın normal değerleri, yaşa bağlı olarak değişir. Yeni doğan bir çocuk için bu değerler 100 ile 140; yetişkinlerdeki normal değerlerse 60 ile 100 arasındadır.

    Kalbin atım sayısının 60′ın altında olmasına bradikardi, 100′ün üstünde atmasına ise taşikardi denir. Kalbin içinde uyarı üreten kalbin kendi pili diyebileceğimiz sinüs düğümü adlı bir merkez olduğunu söyleyen Amerikan Hastanesi’nden Uzman Kardiyolog Alpaslan Eryılmaz, kalp atımlarının kalp sağlığı açısından ne anlama geldiğini anlattı.

    Kalp normal de atsa, taşikardik yada bradikardik de atsa ilk elektrik uyarısı bu noktadan çıkar. Bu noktadan uyarı çıkmayıp kalp içerisinde başka noktalardan elektrik uyarısı çıkması haline aritmi denir.

    Bir de çarpıntı terimi vardır ki bunu taşikardi terimiyle karıştırmamalıdır. Çarpıntı, kalp atışlarının hastanın kendisi tarafından hissedilmesi demektir. Çarpıntı sırasında kalbin atım sayısı düşük, normal veya fazla olabilir. Taşikardisi olan kişiler genellikle çarpıntıdan da şikayet ederler. Yani her taşikardiye çarpıntı, her çarpıntıya taşikardi eşlik etmeyebilir. Bazan, kalbin anormal atımları, terleme hissi veya çarpıntı şeklinde tarif edilebilir.

    TAŞİKARDİ HASTALIK BELİRTİSİ OLABİLİR
    Taşikardi, herhangi bir hastalığa veya sebebe bağlı olarak ortaya çıkabildiği gibi, doğrudan sadece kalple ilgili olarak da ortaya çıkabilir. Vücudun kan ve oksijen gereksiniminin arttığı egzersiz durumunda kalp normal olarak hızlanır ve fizyolojik bir taşikardi meydana gelir.

    Hatta vücutta, yine kan ve oksijen gereksinimini arttıran korku, kansızlık, ateş (Ateşin 1°C artması, kalbin dakikadaki hızını 20 artırır), troid bezinin aşırı çalışması gibi hastalıklar nedeni ile de taşikardi oluşur ve burda yine fizyolojik taşikardi söz konusudur. Çünkü ortada kalpten kaynaklanan bir hastalık yoktur. Vücudun ihtiyacı artmıştır ve kalbin sinüs düğümüde kalbi hızlı çalıştırmaktadır.

    Bir de doğrudan kalple ilgili olarak ortaya çıkan taşikardiler vardır ki, bunlar genellikle kalp hastalıklarıyla ilgilidirler (damar sertliğine bağlı koroner yetersizlikleri, kalp yetersizlikleri, kalp iltihapları ve sebebi bulunmayan haller).

    Kalpten kaynaklanan ritm bozukluklarını kabaca kalbin kulakçıklarından ve karıncıklarından kaynaklanan aritmileri olarak ikiye ayırabiliriz.

    Bir kaç istisnai durum dışında kalbin karıncıklarından kaynaklanan aritmiler daha tehlikelidir ve daha hızlı tedavi gerektirir.

    Taşikardi 30 saniyeden uzun sürüyorsa kendiliğinden düzelse bile ‘sürekli taşikardi’, 30 saniyeden kısa sürüyorsa ve arada normale dönüyorsa -sık sık tekrarlasa bile- ‘süreksiz taşikardi’ olarak isimlendirilir. Ritm bozukluğu hayatı tehdit etmesi açısından önemli bir göstergedir.

    RİTM BOZUKLUĞU YAPAN NEDENLER

    Daha önce geçirilmiş kalp krizi veya aterosklerozKalp hasarı veya doğumsal kalp hastalığı (Uzun QT sendromu). Kalp yapısının veya fonksiyonlarının bozulması, kardiomiyopati (kalp kasının anormal olarak genişlemesi, kalınlaşması, sertleşmesi) veya kapak hastalığı İlaçlarının etkisi.

    Aritminin diğer nedenleri kalple ilişkili değildir. Bunlar; ciddi stresKafein tüketimi (çikolata da dahil)alkol, sigara, öksürük, soğuk algınlığı, kilo vermek için reçetesiz satılan ilaçlar, bazı uyuşturucular (Kokain gibi) ve uykusuzluk.

    Taşikardi hangi yaşlarda sık görülür?

    Anne karnındaki dönem de dahil olmak üzere aritmi hemen her yaşta görülür. Ancak atriyal fibrilasyon gibi bazı aritmiler ileri yaşlarda ventriküler taşikardi ve ventriküler taşikardi gibi aritmiler kalp krizi geçirenlerde daha sık görülür.

    Aritminin belirtileri nelerdir?

    Doğrudan kalple ilgili taşikardiler zaman zaman nöbetler halinde ortaya çıkar. Birkaç saniye sürebildikleri gibi, saatlerce, hatta günlerce de sürebilirler. Bu taşikardilerin kalbin kulakçıklarından veya karıncıklarından kaynaklanmalarına bağlı olarak değişik tipleri vardır. Bunların tedavileri tiplerine göre değişiklik gösterir. En tehlikeli olanı, Ventüküler taşikardi denilen karıncıktan kaynaklanan bir tipi olup hemen müdahale edilmezse hasta ölebilir.

    Aritminin belirtileri kişiden kişiye ve anormalliğin kaynağına göre değişir.Bazı kişilerde hiç belirti görülmez. Yani hasta herhangi bir anormallik hissetmez ama aritmi vardır.

    Ancak sıklıkla hissedilen belirtiler şunlardır;

    Çarpıntı, göz kararması, yorgunluk, bayılma, yaşlı kişilerde nedeni anlaşılamayan düşmeler, göğüs ağrısı,baskı hissi, nefes darlığı, ciddi durumlarda kalp durması ve ani ölüm görülebilir.

    Aritmi tanısı nasıl konur ?

    Aritmi tanısını koymak çok önemlidir. Çünkü uzun süreli tanı konmamış artmiler zamanla kalpte geri dönüşümsüz hasara yol açarlar. Bundan dolayı eğer bir kişi kalbinde çarpıntı hissediyorsa zaman kaybetmeden bir kardiyoloğa başvurmalıdır. Aritmi tanısı koymak için bir sürü değişik test vardır.

    Elektrokardiogram (EKG): Aritmi tanısında çekildiğinde en değerli test olmakla birlikte aritmi esnasında çekilirse tanı koydurucudur. Hasta hastaneye ulaştığında ritmi düzelmişse normal çıkacaktır.

    Sadece 10-15 saniyelik bir kayıt süresini gösterdiğinden kısa süreli ve seyrek olan aritmileri bu testle tesbit etmek zordur. Bu yüzden aritmi hissedildiği zaman EKG çekilebilecek en yakın merkeze gitmek en doğrusudur. Ondan sonra tedavi için istenilen hastaneye gidilebilir.Holter testi:24 ile 72 saat süresince hasta gündelik hayatını yaşarken kalp ritmini kaydeden bir cihazın verilerin bilgisayar ortamında analizi ile yapılan bir testtir. Cihaz takılı iken aritmi olursa tanı konulabilir yoksa sonuç normal bulunacaktır.

    Ancak cihaz takılı iken hasta palpitasyon dediğimiz çarpıntıyı hissetmiş ama o esnada kalp ritmi normal bulunmuşsa, hastada aritmi saptanmamış olur ki buda hastada hastalık olmadığını sorunun psikolojik kaynaklı olduğunu gösterir.

    Ekokardiogram: Kalbin yapısını ve fonksiyonlarını göstermek için ses dalgalarını kullanır.Hastanın atan kalbi video ekranında görülür ve doktor bu görüntüden kalbin duvar kalınlığını, boyutunu ve fonksiyonunu saptar.

    Kalp Kateterizasyonu: Bunlardan biri Elektrofizyolojik tetkiktir.Aritminin tam kaynağını ve doğasını saptamak amacıyla kontrollü elektriksel uyarılar kullanılır.Elektriksel fonksiyon bozukluğu saptandığı zaman radiofrekans ablasyonu bunu tedavi etmek için kullanılır.

    Tilt masa testi: Aritmiyle ilişkisi olmayan bayılma ataklarının nedenlerini saptamak amacıyla kullanılır.Test esnasında hasta masaya yatar ve bağlanır.Daha sonra masa ayağa kaldırılır ve kalp hızı ile kan basıncı ölçülür.

    Aritmi hastalarına ne tedavi verilir ?

    Tedavi metodu aritminin cinsine ve ciddiyetine göre değişir. Kalp dışı sebeplere bağlı taşikardiler, altta yatan sebep düzelmedikçe devam ederler. Onun için bu tür taşikardilerin tedavisi, buna sebep olan hastalığın tedavisiyle mümkündür. Mesela, kansızlığa bağlı taşikardide kansızlık düzeltilmedikçe taşikardi de düzeltilemez. Öncelikle bir Kardiyoloji Uzmanı değerlendirilmesi önerilir. Çünkü hayatı tehdit edici çarpıntılar kardiyak kökenli olanlardır. Kardiyak nedenler ekarte edilince diğer nedenler tespit edilerek, ilgili uzmanlık tarafından gerekli tedavisi yapılır.

    Bir çok süreksiz aritmiler yaşam şeklini değiştirmek dışında tedaviye ihtiyaç duymazlar. Bunlar;

    Kahve alımını azaltmak veya kesmek, alkol alımını azaltmak, sigarayı bırakmak, belirli ilaçlardan kaçınmak (grip ilaçları gibi), stresi kontrol etme teknikleri uygulamak ve bazı ilaçları kullanmak.

    Ciddi durumlarda antiaritmik ilaçlar önerilebilir. Bu ilaçlar aritmiye yol açabilecek ciddi yan etkilerinden dolayı dikkatli kullanılmalıdır. Bundan dolayı bu ilaçları alan kişilere nasıl alması gerektiği dikkatli bir şekilde öğretilmelidir.

    BAŞ DÖNMESİ VE BAYILMA VARSA VAKİT GEÇİRMEYİN

    Aritmilerin genellikle kalbin çalışma düzenini bozduğu için kalp durması veya kalp yetersizliği yaparak hayatı tehdit eder. Ancak atriyal fibrilasyon gibi bazı aritmiler sırasında kalbin içinde pıhtı oluşup daha sonra buradan kopan pıhtıların beyin ve kalp damarlarını tıkama riski vardır. Bu riskin mevcut olduğu hastalar sürekli kan sulandırıcı ilaç almak zorundadır.

    Atriyal fibrilasyon gibi bazı aritmilerin hayati tehlikesi düşük olup ayaktan tedavi edilebilirken ventriküler taşikardi gibi kalbin karıncıklarından kaynaklanan aritmiler hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir.

    Bir çok aritmisi olan hasta normal bir hayat sürdürür. Bundan dolayı başdönmesi veya bayılma gibi belirtiler varsa zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekir.

    Taşikardilerde elktroşok tedavisi ne zaman uygulanır?

    Taşikardi ister kalbin kulakçık kısmından ister karıncık kısmından kaynaklansın eğer hastanın tansiyonun düşürmüşse veya hastanın nefes darlığı, göğüs ağrısı ve bayılma gibi belirtilere sebep oluyorsa vakit geçirilmeden elektroşokla düzeltmek gerekir. Yoğun bakım veya acil servis şartlarında tcrübeli doktorların nezaretinde gayet güvenli, hızlı ve çoğunlukla kesin bir tedavi şeklidir.

    Ameliyat gerekir mi?

    Bazen ameliyatla tedavi yöntemleri tercih edilebilir. Kalp hızı çok yavaşladığında cildin altına yerleştirilen kalıcı kalp pilleri gerektiğinde kalbe elektrik uyarıları verirlir. Kalp hızı çok arttığında , hızını düzelten otomatik elektroşok cihazları (ICD ) hastanın göğsüne ameliyatla yerleştirilir. Bu cihazlar ventriküler fibrilasyon veya ventriküler taşikardi için tedavi edici özelliktedir. Aynı zamanda kalp pili özellikleri de vardır. Elektrofizyolojik çalışma, bacaktaki yada boyundaki kan damarlarından kalbe kateter gönderilir ve radiofrekans enerji verilerek aritmi oluşturan anormal alanlar yakılır. Bazı durumlarda bu yöntemle kesin tedavi sağlanır.

    Tedavi sonrası nelere dikkat etmek gerekir?

     

    Aritmilerin büyük çoğunluğu tekrarlama eğilimindedir. Bu yüzden tedavi sonrası yıllarca bazı ilaçları kullanmak ve kardiyolog kontrolu altında olmak gerekir. Taşikardi’yi önlemek için kiloya dikkat etmek, sağlıklı beslenmek, düzenli spor yapmak, çay, kahve tüketimini azaltmak, sigara ve benzeri keyif verici maddelerden uzak durmak gerekir. Hatta ilerde kalp ve ritm bozukluğuna yol açabilecek yüksek tansiyon, yükek kolesterol ve şeker hastalığı gibi hastalıklar bir an önce tedavi edilmelidir ki ritm bozukluğu için zemin oluşturmasın.

Bugün 44 ziyaretçi (55 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol